Cengiz Aytmatov Beyaz Gemi

17:29:00

Beyaz Gemi'nin beni etkilemesinin nedeni bir çocuğun gözünden onun hayallerine tanık olmamızı sağlamasıdır. Kendi dünyasını, kendi düşüncelerini okuyoruz. Ama Tanrısal anlatım ile. Keşke Kahraman anlatıcıyla anlatılsaydı o zaman daha çok etkisi olurdu. Fakat bu anlatım şekli romanın konusunu o kadar etkilememiştir. Bu sadece benim düşüncem.

Cengiz Aytmatov'dan okuduğum ilk kitabım. Yazarın dilinin anlaşılır ve sade olması hikayeyi anlamanızı kolaylaştırıyor.
Issık Gölü civarında geçen kitapta küçük bir çocuğun gözünden dönemin Sovyet yönetimine eleştirel bir yaklaşım getirilmektedir. Romanın kahramanlarından Mümin dede gelenekçiliğin temsilcisi iken damadı Orozkul ise yozlaşmanın çarpıcı bir örneğini oluşturur. Kitap Sovyet döneminin sıkıntı, ümit, ve beklentilerini yansıtır. Roman annesi ve babası ayrılınca dedesi tarafından büyütülen bir çocuğun gözünden dünyayı anlatmaktadır.
 Orozkul orman işçilerinin amiri konumundadır. Aynı zamanda Mümin'in kızı ile evlidir. Çocuğu olmayan Orozkul eşini sürekli dövmektedir. Mümin ise buna seslenememektedir; çünkü Orozkul'un yanında çalışmaktadır. Yaşlı olduğu için bu saatten sonra başka yere gitmeye cesareti yoktur. Dedesinin anlattığı masallarla büyüyen çocuğun hayal dünyası çok zengindir.Bunlardan bir tanesi de Maral Ana efsanesidir. 

"Maral Ana efsanesine göre zamanında Kırgızlar ölen hanları için tören düzenlerken kalleşçe bir saldırıya uğrarlar ve tüm Kırgızlar öldürülür. Fakat tören sırasında ormana gitmiş olan bir kız ve bir de erkek sağ kalır ve saldırıyı yapanların peşinden onları takip ederler. Yakalandıklarında ise öldürülmek için uçurum kenarına götürülürler ve tam uçurumdan aşağı atlamaları gerekirken beyaz bir Maral Ana çıka gelir ve çocukları himayesine almak ister. Düşman çocukları öldürmek istemez fakat Maral Ana’yı da insanlar konusunda uyarır. Bugün himayesine aldığı çocuklarının atalarının gün gelip Maral Ana’nın soyunu da öldüreceğini belirtir. Maral Ana buna rağmen çocukları himayesine alır ve onları Isık Gölü kenarına kadar getirir. Burada yeniden çoğalmalarını sağlar ve Kırgızlar ile Marallar barış içinde burada yaşarlar. Fakat yıllar sonra insanlar Maral soyundan geldiklerini belli etmek için arayış içine girerler ve gösteriş meraklısı iki kardeş beyaz bir maralı öldürür ve boynuzlarını babasının mezarının üzerine koyar. Böylece Maral soyundan gelmenin simgesi bu olur. Bu çok ilgi görür ve insanlar maralları öldürüp aynısını yapmaya başlar. Bunun üzerine beyaz marallar Isık Gölünü terk ederler ve o zamandan beri kimse beyaz maral görememiştir."
Çocuk bu hikaye ile büyür ve marallara karşı büyük sevgi besler. Anne ve babasının onu terk etmesi ile zamanını dedesinin dürbününü alıp dağın eteklerinden çevreyi izleyerek geçirir. En büyük hayali ise Beyaz Gemidir. Her gün aynı saatte bir beyaz gemi Issık Gölünde görünür ve geçip gider. Çocuk yıllar önce onu terk eden babasının o gemide çalıştığını hayal eder.


Bir çocuğun hayal dünyası ve onun yaşadıklarına şahit olacaksınız.

"Neyi görmek istese gösterirdi bulutlar. Onun mutsuz olduğunu, ah! etseler, vah! deseler de, kimsenin bulamayacağı bir yerlere kaçıp gitmek, uçup gitmek istediğini bilirlerdi. ... Sayısız biçimlere girebilirdi bulutlar. Yalnız, o biçimlerin neye benzediğini anlaması, görmek istediğini seçip bulması gerekirdi."
"Anneler hiçbir şeyi esirgemez."
"İnsandaki çocuk vicdanı, tohumdaki öz gibidir. Ve o öz olmadan tohum filizlenemez, gelişmez. Yeryüzünde bizi neler beklerse beklesin, insanoğlu doğdukça ve öldükçe, insanoğlu yaşadıkça, hak ve doğruluk denen şey de var olacaktır..."


You Might Also Like

1 yorum