José Saramago Bilinmeyen Adanın Öyküsü

19:08:00

1998 Nobel Edebiyat Ödülü alan José Saramago'ya başlamak için uygun bir kitap olduğunu düşünüyorum.

Cümlelerle ustalıkla oynayan José Saramago, gerçek ile gerçeküstü olayları harmanlayarak önümüze serer. Akıcı bir dil ve basit bir üslupla yazılmış olsa da, yazar cümlelerin arasına küçük mesajlar sıkıştırmaktan geri durmamış. 

Elli sekiz sayfalık bu uzun öykü kitabının içinde, Birol Bayram'ın öykü ile ilgili illüstrasyonları da yer alıyor ve kitaba ayrı bir hava katıyor. Bu illüstrasyonlar sayesinde kitabın içine daha rahat girmenizi sağlıyor. Yarım saate bitirebileceğiniz bu kısacık kitabın size birçok şey katacağını gönül rahatlığıyla söyleyebilirim.

Gelelim kitabın konusuna;
Bilinmeyen Adaların artık kalmadığına inanılan bir zamanda, Bilinmeyen Bir Ada aramak için baş kahramanımız kralın olduğu saraya gider. Ancak kral hediyeler ile o kadar meşguldür ki baş kahramanız ile görüşmek istemez. (Burada yazar aslında Tanrı’nın da sadece hediyeleri(sevapları veya ibadetleri) kabul ettiğini ama istekleri (duaları) duymazdan geldiğini dile getirir.

Tabi kahramanımız bu duruma sinirlenir ve üç gün boyunca kapının önünde yatar. Kralda sorun çıkmasın diye onun yanına gitmek zorunda kalır. Tabi aklı hala hediyelerde. 
Krala bilinmeyen bir ada arayacağını söyler. Kral ise hediyelerine kavuşmak için konuşmayı kısa kesmek ister ve ona gemi vereceğini söyleyip gemiyi seçmesi için limana gitmesini ve kartı göstermesini söyler.
Kahramanımız kartı alır ve gemi seçmek içi  liman şefinin yanına gider ve kralın verdiği kartı gösterir. Kartta adama fazla da büyük olmasına gerek olmayan, fakat bilinmeyen adayı ararken sağlam ve güvende olmasını sağlayacak bir tekne vermesi gerektiği yazılıdır. Liman şefi de artık bilinmeyen ada kalmadığı konusunda bir nutuk çekmeye başlar. Bu nutuku çekmeyen kalmaz. Çünkü bütün adalar bulunmuştur. Görünüşe göre ona inanan tek kişi hizmetçi kadındır fakat ne yazık ki henüz onun bundan haberi yoktur. Çünkü hizmetçi kadın da onu gizlice takip etmiştir.

Liman şefi adama tüm teknelerin içinden tam da kralın söylediğine uyan bir tekne gösterir. O anda hizmetçi kadın saklandığı yerden "İşte bu benim teknem!" diye bağırarak çıkar. Çok heyecanlanmıştır, çünkü teknelere ilk göz attığında işte bu tekneyi gözüne kestirmiştir. Kahramanımız hiç bozuntuya vermeden  hizmetçi kadını tekneye temizlikçi olarak alır. Sonra da kadını tekneye temizlemesi ve ortalığı bir kolaçan etmesi için gönderdikten sonra kendisi de tekneye tayfa aramaya gider. Fakat ne yazık ki hiç kimse bilinmeyen bir adanın varlığına inanmadığından tekneye tayfa yazılmaya da yanaşmamaktadır. Çünkü bütün adalar bulunmuştur.

Kahramanımız yiyecek bir şeyler alarak tekneye geri döndüğünde, hizmetçi kadının tekneyi pırıl pırıl yapmış olduğunu görür. Beraber oturup yemek yerler. Sohbet etmeye başladıklarında adam kadını ne kadar güzel bulduğunu fark eder. Gece olup da yatma vakti geldiğinde biri teknenin iskele tarafına, diğeri de sancak tarafına yatağını serer ve uykuya dalarlar.

Kahramanımız rüyasında hizmetçi kadın ve koca bir tayfa ile engin denizlerde bilinmeyen adayı aradıklarını görür. Sabah uyandığında kadınla koyun koyuna olduklarını fark ederler. Yatak yatağa karışmıştır, kimse ne tarafın iskele ne tarafın sancak olduğunu bilmiyordur. Beraber beyaz boyayla teknenin ismini yazarlar iki tarafa. Öğlene doğru Bilinmeyen Ada nihayet denize açılır, kendini aramak amacıyla. 


Peki José Saramago'ya göre kendini aramak nasıl gerçekleşecektir? Dini ve toplumsal kurallar başta olmak üzere tüm kuralları reddederek... Onu kısıtlayan tüm kuralları reddetmesi, otoriteyi reddetmesi gerekiyor. "Otoriteyi reddetmek" İşte bu kitabı özetleyen cümledir.

"Kim olduğunu bilmiyorsan kendin olabilmen mümkün değildir."

"İşte kader hep böyle davranır bizlere, hemen arkamızdadır, omzumuza dokunmak için elini çoktan ileri doğru uzatmıştır, bizlerse hala, geçti gitti, gösteri bitti, yine aynı hikaye, diye homurdanıp dururuz..."

"Bilinmeyen ada, diye tekrarlamış adam, Saçma, bilinmeyen ada kalmadı artık, Bilinmeyen ada kalmadığını nereden biliyorsun, kral efendi, Haritalarda bütün adalar var, Haritalarda sadece bilinen adalar var, Peki bulmak istediğin bu bilinmeyen ada neyin nesi, Bunun cevabını bilseydim ada zaten bilinmeyen olmaktan çıkardı, Bu adayı kimden duydun, diye sormuş kral biraz ciddileşerek, Kimseden, Öyleyse niçin var diye tutturuyorsun, Çok basit, bilinmeyen bir adanın var olmaması imkansız olduğu için"

"Beğenmek sahip olmanın en iyi şekli, sahip olmaksa beğenmenin en kötü şekli olsa gerek".

"Bilmiyor musun ki, Kendinden dışarı çıkıp kendine bakmadıkça kim olduğunu asla bilemezsin. "

"Adayı görmek için adadan dışarı çıkmak gerektiğini, kendimizden çıkmadıkça kendimizi görmemizin mümkün olmadığını düşünüyorum,"

"Rüya hünerli bir sihirbazdır, varlıkların boyutlarını ve birbirlerine olan uzaklıklarını değiştirir, yan yana uyuyan kişileri ayırır, birbirine uzaktaki kişileri kavuşturur, kadın bir kaç metre ötesinde uyuyor olsa da adam ona nasıl ulaşacağını bilemez, oysa ne kolaydır iskele tarafından sancak tarafına geçmek."




You Might Also Like

0 yorum