Ayşe Kulin Kanadı Kırık Kuşlar

18:54:00

Ayşe Kulin'den okuduğum 8.kitap. Çoğu romanında işlediği konu dinin insan hayatı üzerindeki etkisidir. Bu kitabında da Yahudi oldukları için 1933 yılında Almanya'dan Türkiye'den gelen bir aile anlatılmaktadır.

Türkiye, onlar için bir kurtuluş yeni bir hayatın başlangıcıdır. Belki de yaşamlarını kurtulmasıdır. Çünkü hayatlarının seçimi onların elinde değildir. Bu yüzden de bir günde evlerinden hatta çok sevdikleri şehirden kaçmak zorunda kalırlar.

Gerhard ve ailesinin yaşamı Türkiye'ye gelmeleri ile çoktan değişmiştir. Suzanne, Türk olduğunu söyler ve Suzan ismini alır. Oğlu Peter Amerika'ya gitme kararı alır. Suzan'ın kızı Sude ve onun kızı Esra'nın yaşadıklarını Türkiye'nin tarihi ile harmanlayarak anlatır Ayşe Kulin.

Yazarın bu kadar fazla kitabının okumamın nedeni anlattığı bir durumu veya olayı Tarih öğesi ile süsleyerek yalın bir dille anlatmasıdır. Bu sayede hem bilgilerimi pekiştiriyorum hem de yeni bilgiler öğreniyorum.

Eğer Ayşe Kulin ile tanışmak istiyorsanız bu kitabını öneririm. Ben her kitabı olduğu gibi bu kitabı da severek okuduğum. Bu kitapta verilmesi gereken en önemli mesajlardan biri Vatan Sevgisinin sadece o ülkede doğmak olmadığıdır. 

''Suziş, bizim bu Yahudi ve Hristiyanlarla alıp veremediğimiz nedir?'' diye sordum.
''Bazıları kendileri gibi olmayanları sevmiyor...''
''Kimler?''
''Düşünmeyi bilmeyenler.''


"Dine siyaset mikrobunun bulaşması, dini bir sevgi aracı olmaktan çıkardı, ne yazık ki!"


Türkiye'nin şu anki durumunu özetleyen durum aslında bu iki alıntıda net bir şekilde anlatmış Ayşe Kulin. 

"Kalp kırığı iyileşmez. Hep sızlar."

"Ne tuhaf, bela gelip de kapısını çalana kadar, kendine bulaşmaz sanıyordu insan. Bu da insanlık zaafıydı kuşkusuz!"

"İstediğin gibi olma özgürlüğünden daha değerli ne var ki hayatta?"

"Bugün kitapları yakanlar,yarın insanları da yakar
Heinrich Heine"

"Kitap yakmak! İnsanların günlerce, gecelerce uğraşıp damıtarak kağıda aktardıkları birikimlerini, beyin ve hayal güçlerini yakmak! Yangınların en hainiydi!"

''Diploma törenleri hayata acılan kapılardır' diye başladı. bu kapıdan sonrası şansa ve kişinin seçimine kalmış gibi gözükse de aslında niyete bağlıdır. çalışmaya niyetli olan seçimini bin bir çiçekli bahçeye dönüştürebilir. Şans ancak onu en iyi kullanacak olanın kapısını çalar."

"İnsanın inancı kalbinin derinindedir. İnancı, Allah'la kendi arasındadır ve hangi dinin mensubu olursa olsun, Allah tektir, bunu unutma."

''Zamanın ruhu her şeyden güçlüdür,kızım,'' dedi, '' zaman insanı kendi ruhuna boyun eğdirir. Sen en iyisi, kalbinin içine bak, orada ne varsa, odur!''




You Might Also Like

0 yorum