Kafkaokur Sayı 21

18:51:00

Kafkaokur'un bu sayısında Özdemir Asaf olduğunu görünce hemen dergiyi aldırdım. Bir kelimeyi bir anlama sığdıran  muhteşem şair ile ilgili yazıyı hemen okumam lazımdı ve okudum. 




LAVİNİA

Sana gitme demeyeceğim
Üşüyorsun ceketimi al
Günün en güzel saatleri bunlar
Yanımda kal

Sana gitme demeyeceğim
Gene de sen bilirsin
Yalanlar istiyorsan yalanlar söyleyeyim
İncinirsin

Sana gitme demeyeceğim
Ama gitme Lavinia
Adını gizleyeceğim
Sen de bilme Lavinia

Haydar Ergülen'e göre Özdemir Asaf'ın kendi okuyucusu vardı. Bu yüzden de şair okuyucularını anlar ve okuyucuların şairi olur.  "Bazı şairler kendilerine özel okur yaratırlar ve o okur yalnızca o şairi okur, yani kendi şairini."

"jest: Bazen şiiri jesttir bir şairin, bazen kendisi, Özdemir asaf şiiriyle birlikte 'jest' olan şairlerden. Çünkü şiiri yaşamına, öyküleri şiirine, aforizmaları düşüncelerine karışmıştır."

"Şair o ikişer dörder satırlık anlarıyla bize bütün bir hayatı çizebilir." işte bu cümle Özdemir Asaf'ın hayatının özetidir.

Özdemir Asaf, 11 Haziran 1923'te Ankara'da doğdu. Asıl adı Halit Özdemir Arun'dur. İlk ve ortaöğreniminin bir bölümünü Galatasaray Lisesi'nde yaptı. 1942 yılında Kabataş Erkek Lisesi'nden mezun oldu. İstanbul Üniversitesi'nde, önce Hukuk Fakültesi'ne, sonra İktisat Fakültesi ve Gazetecilik Enstitüsü'ne devam ettiyse de 1947'de yüksek öğrenimini yarıda bıraktı. Bir süre sigorta prodüktörlüğü yaptı. 'Zaman' ve 'Tanin' gazetelerinde çevirmen olarak çalıştı. İlk yazısı 1939'da 'Servetifünun-Uyanış' dergisinde çıktı.1951'de Sanat Basımevi'ni kurarak matbaacılık yaşamına girdi. Kendi şiir kitaplarını bastı. 1955'te Yuvarlak Masa Yayınları'nı kurdu. 

İkilikler ve dörtlüklerden oluşan ilk şiirlerinde yoğun bir söyleyiş özelliği göze çarpar. İnsan toplum ilişkilerine yönelik temaları konu edinerek düşündürücü bir şiir evreni kurmuştur. Duygu ve düşünce yoğunluğuyla birlikte, alay ve taşlama şiirine egemen olan ögelerdir. İnsan ilişkilerinin toplumsal ve bireysel yanlarını sen ben ikileminde vermiştir. Çok kullandığı sevgi, ayrılık, ölüm temaları, son dönem şiirlerinde giderek yerini kaçış ve umutsuzluğun tedirginliğine bırakmıştır. 

Şiirin bir görüşü yansıtması, bir iletisinin olması düşüncesinden yola çıkmıştır. Yuvarlağın Köşeleri kitabında şiirin ve yazarın işlevi konusundaki görüşlerini dile getirmiştir. Batı şiiri ve geleneksel Türk şiirinden yararlanarak verdiği bileşim sanatını zenginleştirip geliştirmiştir.
28 Ocak 1981'de İstanbul'da öldü. 

"Yalnızlığın paylaşılmasından daha kolay oldu Özdemir Asaf şiirinin paylaşılması. Kim bilir belki de "yalnızlık paylaşılmaz\Özdemir Asaf şiiri paylaşılır" demek istemişti bize."


Sayfayı çevirdiğimizde bizi Ece Temelkuran'ın "Gürültüde Cüret Etmek" deneme yazısı karşılıyor. Bize Cüret etmeyi öğretmiyorlar, bize poz vermeyi öğretiyorlar. Herkesle aynı olmayı öğretiyorlar. Fakat her insan farklıdır.

"Cüret ediniz, çünkü düşünmeye, söylemeye, yaratmaya, sevmeye, yaşamaya da cüret edilir. Kimse gibi olmamaya cüret edilir. Ancak böyle genişler hayatın sınırı, sınır diye bize gösterdikleri o çizgi."

"Gürültü o kadar büyük ki, gürültü bu özensizlikler karnavalını o kadar çıldırttı ki, cüret edenler şimdi daha yalnız. Fakat kimsenin umurunda olmamanın harika bir yanı var. Kendinden başka kimseye anlatmak zorunda değilsin artık neyi niye yaptığını. Dünyanın en iyi foxtrot dansçısı mı olacaksın? Ol. Kimse bakmıyor nasılsa. Gidip palyaço okuluna mı yazılacaksın? Yazıl. Kimse izlemiyor nasılsa. Dünyanın en iyi romanını mı yazacaksın? Yaz. Kimse okumuyor nasılsa. Tuzdan heykeller mi yapacaksın? Yap. Gürültü sel olmuş her şeyi eritiyor nasılsa. Çok iyi, en iyi insan mı olacaksın? Ol. Sen göstermek için çılgınca çaba harcamadıkça kimse ilgilenmiyor nasılsa. Görünmez adamların, görünmez kadınların gücüne sahibiz hepimiz. Harika!"


Mustafa Silici "İçselleştiremediklerim" yazısında aslında en büyük sorunlardan biri olan Toplum baskısını kişinin yaşamı üzerindeki etkisinden bahseder.

"Doğum ile ölüm arasında omuzlarımıza yüklenen en ağır yüktür toplum baskısı."

"Başkası için yaşama! Detaydan başlayarak genele doğru yayıl ve hayatını yeniden dizayn et. Gün içinde yapmaktan sakındığın basit şeylerle koyul işe. Teker teker kopar zincirleri.Sonra kapıları kır ve akabinde duvarları yık. Hayat çok kısa.Haydi."


Sumru Uzun Trabzon'daki köyünün penceresinden baktığında Karadeniz'in güzelliği ile günlüğüne yazmaya başlar.

'Dinlemeyi bilirsen evren seninle konuşuyor.'

"Bir insanı derin bir bağ ile sevmek ancak sevginin karşılıklı olmasıyla mümkündü."



Ahde Vefa adlı incelemede Osmanlı devleti'nin son dönemde yaşamış olan kadın yazar ve şairler arasındaki dayanışmadan bahseder. Layla saz, Afife Jale, Fitnat Hanım'ın birbirlerinden içtenlikle bahsetmelerini okuyoruz.


Kendine Ait oda adlı yazıda bir çok güzel aforizmalar vardı. Ben galiba bütün sayfayı okurken çizdim.

“ Ah kalbim ! Ben de kalsaydın iyiydi... “

"Kendi içimizdeki hayvanları ehlileştirmeliyiz,
her şeyden önce bunu yapmalıyız."




"Hasan Ali ToptaşYazıda bulduklarım hayatta da olsun isterin ama, bunun mümkün olmadığını bilirim. Yazı çok farklı bir dünya,çok farklı bir hayat, çok farklı bir deney. Tam tersine, hayatta bulamadığımı yazıda ararım."

"Julio CortazarYazmak: Başkasının yerine geçmek, yüceltmek, yerini tutmak.."

"Sadık HidayetHayat tecrübelerimle şu yargıya vardım ki,başkalarıyla benim aramda korkunç bir uçurum var. Anladım,elden geldiğince düşüncelerimi kendime saklamalıyım. Ve şimdi yazmaya karar vermişsem bunun tek nedeni, kendimi gölgeme tanıtmak isteğidir."


Öğrendiklerimin çoğunu dinlediklerimden..Bildiklerimin çoğunu düşündüklerimden..Unuttuklarımın çoğunu yaşadıklarımdan...
Yazdıklarımın çoğunu unuttuklarımdan çıkardım.


 Özdemir Asaf


En son yazılar ise Günay Kore sinemasının geçmişi ve Bir intikam filmi olan Oldboy (2003) hakkında yazılmış yazılar. ben bir veya iki Güney Kore filmi izledim. Ne kısa sürede Oldboy'u izleyeceğim.


Derginin bu sayısına puanım:10/10

You Might Also Like

0 yorum